Endüstride Amaç - Bir Kitap İncelemesi

Elif Rabia Kocaoğlu
6 min readFeb 12, 2021

--

Bugün Eliyahu M. Goldratt’ın müthiş kitabından bahsetmek istiyorum; Amaç. Amaç; benim gibi endüstri mühendisliği okuyan öğrencilerin kesinlikle okuması gereken bir kitap. Çünkü bu kitapta bölüm derslerimizde gördüğümüz birçok kavram olay örgüsü ile bağlantılı biçimde açıklanıyor.

Kitabı anlatmadan önce endüstri mühendisliğinden bahsetmem gerektiğini düşünüyorum. Endüstri mühendisi olarak işimizin tanımı toplum nezdinde ‘ne yaptığı belli değil her şeyden biraz biraz’ algısı üzerine kurulmuş. Bu algıyı ne yazık ki hiçbir endüstri mühendisi kıramadı. Çünkü farklı sektörler ve farklı etiketler altında çalışabiliyoruz. Tabii bu kadar hızlı değişen bir dünyada etiketlerin, meslek tanımlarının da hızlıca değiştiğine hep beraber şahit oluyoruz.

Açıkçası önyargıları ve algıları kırmak benim işim değil. Ama bana göre endüstri mühendisinin -hangi departmanda çalışırsa çalışsın- yaptığı en büyük iş minimum kaynak ve kısıtlarla optimal çözümü ya da performansı bulmak. Üniversitede 4 senedir gördüğüm derslerden anladığımın bu olduğunu söylemem gerek 😊 Görsel olarak da aşağıdaki gibi fabrikalar, prosesler vb. geliyor. (Görseldeki bütün çizimleri Canva uygulaması üzerinden buldum ve birleştirdim.)

Aslında bu tanım işletme ekonomisinde minimum kaynak ile maksimum performans olarak ifade edilir. Fakat ben özellikle optimal dedim. Çünkü kullandığınız kaynaklar kısıtlıyken performansınızı ne kadar maksimuma ulaştırmaya çalışırsanız çalışın istediğiniz verimlilik düzeyine ulaştığınızı düşünürken aslında verimsizliğe sebep olursunuz. İlerleyen kısımlarda detayını anlatacağım.

Şimdilik depo ile örnek vermek istiyorum. Depo stokların saklanması ve gerektiğinde kullanılması için bir yerleşim yeri olarak işlev görür. Deponun belli (kısıtlı) bir kapasitesi vardır. Bu deponun şimdilik boş olduğunu, 1 giriş-çıkış kapısına sahip olduğunu, 3 farklı ürünün (A, B, C) stokları için olduğunu ve bu ürünlerin depoya gelişinin talebe göre değişkenlik göstermediğini düşünelim. Yani A, B ve C sabit bir tedarike sahip. Ne kadar sipariş verilirse verilsin bu depoya gelen ürün hep sabit. 1 giriş çıkış kapısı, deponun kapasitesi, hangi ürünlerin stoku için kullanılabileceği, kapladığı alan vb. parametreler kısıtlarımızı ifade ederken depoda duracak stokların elde tutma maliyeti gibi maliyetlerini de göz önünde bulundurmamız gerekir.

Bu depoyu doldurmak performansımızı veya verimliliğimizi temsil eder. Depomuzu arz-talep dengesine göre doldurmamız gerekiyor. Şimdi arz ve talebimizi düşük-orta-yüksek şeklinde kategorilere ayıralım. Eğer talebimiz düşükse arzımızın da düşük olması gerekir. Ancak depoya gelen ürünlerin sayısında herhangi bir değişiklik olmayacaktır. Çünkü talep değişkenlik gösterirken arz sabittir. Bu sabitliği orta olarak belirleyelim.

Eğer talep hep düşükse arzımız sabit ve orta olduğundan depoya giren ve çıkmayan ürün yani stok miktarımız sürekli olarak artacaktır. Bu da bir süre sonra deponun kapasitesinin yetmeyeceğine işaret ediyor. Bununla beraber deponun içindeki yerleşim düzeniyle ilgili olarak da sorun çıkacaktır. Ayrıca stokların elde tutma maliyetini de düşündüğümüzde bize oldukça pahalıya patlayacağını ve arz sabit (orta) olduğu müddetçe stokları eritemeyeceğimizi ifade etmeliyiz.

Talep yüksek, arzımız sabit (orta) olursa ne olur? Bu da pazarın isteklerine bir süre sonra karşılık veremeyeceğimizi ve para kazanamayacağımızı ifade eder. Çünkü talepten daha az ürüne sahibiz.

O zaman elimizdeki kaynağı (depo) kısıtlara (sabit tedarik) bağlı kalarak %100 kapasiteyle kullanmanın akıl işi olmadığı görülüyor. Yine kaynağımızı haddinden aza kullanmak da doğru değil. Peki ne yapılması gerekir? Burada kitaba dönüyoruz.

Eliyahu M. Goldratt Amaç adlı kitabında arz-talep dengesini kısıtlar teorisi temeline dayanarak bir fabrikanın montaj hattı üzerinde nasıl yakalamamız gerektiğini izah ediyor. Üstelik bunu hikayeleştirerek anlatıyor. Baş kahramanımız Rogo bir fabrika müdürü. Bu fabrikadaki her şeyden sorumlu; fabrikanın yetiştiremediği siparişler, verimlilik oranları, kapasiteler ve makinelerin çalışma hızlarıyla başı dertte. Bütün bu sorunlar çözülmezse fabrikanın üç ay içerisinde kapatılacağı ültimatomu verilince Rogo iyice telaşlanıyor öyle ki işiyle uğraşmaktan ailesiyle ilgilenemiyor ve bu yüzden daha zor günler geçiriyor.

Bir gün üniversitedeki fizik hocası Jonah ile karşılaşıp durumu ona anlatıyor ve birlikte çözüm bulmaya başlıyorlar. Önce sorunun ne olduğunu anlamaya çalışıyorlar. Verimlilik oranları yüksek çıkarken siparişlerin birikmesi, vaktinde teslim edilmemesi gibi sorunların neden olduğuyla ilgili kafa patlatıyorlar ve montaj hattında darboğaz oluşturan makineler olduğunu görüyorlar. Burada kesip darboğazın basitçe güçlükle karşılaşılması olduğunu ifade etmeliyim. Bunu montaj hattında makinenin veya işçinin kapasitesine göre önünde parça birikmesi gibi ifade edebiliriz.

Devamında Rogo, makinelerin üretim prosesindeki yerlerini de göz önüne alarak biriken parçaların önceliklendirilmesini düşünüp uyguluyor ve böylelikle sorunu çözdüğünü düşünüyor. İlk haftalar her şey güzelken bu sefer darboğaz olmayan makinelerde ve önceliğe sahip olmayan parçaların imalatında sıkıntı yaşanıyor. Öncelik darboğazda üretilen parçalara verildiğinden bu sonuç kaçınılmazdı. Sonrasında bu durumu çözmek için mantık yürütüyorlar ve nerede hata olduğunu bulmaya çalışıyorlar. İşte burada devreye kısıtlar teorisi giriyor. Peki nedir bu kısıtlar teorisi?

Kısıtlar teorisini Eliyahu M. Goldratt tarafından geliştirilen ve hizmet ya da üretim faydası sağlayan bir işletmenin bu faydaya erişmesini engelleyen problemleri belirleyip ortadan kaldırmayı amaçlayan bir disiplin olarak anlatabiliriz. Mesela kitapta siparişlerin yetişmemesi sorunu vardı. Bunu ortadan kaldırmak için Rogo ve ekibi sistemdeki darboğazları belirleyerek çözüm sunuyorlardı.

Bu teoride problemleri ortadan kaldırmak ve sistemin düzgün çalışmasını sağlamak için 5 adımdan bahsedilmiş. İlk adım sistemi kısıtlayan durumun tespiti, bu tespitten sonraki 2. adım bu kısıtı ne ile değiştireceğimiz ve bundan sonraki 3. adım bu değişimin nasıl olacağı olarak ifade edilmiş. Bu 3 adımı hallettikten sonra 4. adımda yeni sistemi oluşturmak üzere eski sistemdeki kısıtlamaları ortadan kaldırıyoruz. Son adımda ise eğer yeni sistemde bir sorun varsa ilk adıma dönüp aynı adımları bu sefer yeni sistem için gerçekleştiriyoruz.

Kitapta bu 5 adım fabrikadaki sorunlar üzerinden anlatılıyordu ve bu adımlar açık ve net bir biçimde Rogo ve ekibinin geçtiği düşünce süreçleri sonucu oluşturuluyordu.

Devam edelim…

Goldratt’a göre arz-talep dengesini sağlamak için pazarı (talep) kısıtlarımıza (arz) uydurmaya çalışmak yerine kısıtlarımızı pazara uydurmamız gerekiyor. Bunun için montaj hattı gibi sabit veya kolay kolay değişiklik yapılamayacak sistemlerde siparişleri bölmek, renk etiketlerine göre öncelik sırasını belirlemek gibi işlemler ile arzı talebe eşitlemeye çalışmak gerekiyor. Tabii çözüm yolları değişebilir ki bu çözümler çoğunlukla yalın üretim felsefesinden geliyor. Özetle teoride hesaplanan verimliliğin önemsiz, pratikteki verimliliğinin esas olduğunu anlatmakta. Bu bağlamda optimallik de maksimum verimden ziyade makul olanı ifade eder.

Dönelim depoya. Deponun optimal kapasite doluluğunu nasıl belirlemeliyiz? Bunun için arzı talebe eşitlememiz gerekiyor. Peki sabit tedarik ile bu nasıl olur? Sabit olan tedarik tipini siparişe göre yaparız. Müşterilerle anlaşıp siparişleri bölerek depo kapasitesini rahatlatır ve teoride verimliliğimiz düşük olmasına rağmen pratikte iyi bir sonuç elde ederiz. Siparişleri bölmekten kastım 5 günde 1, tek seferde teslim edilmek üzere 100 parça sipariş veriliyorsa her gün 20 parça sipariş karşılanacak şekilde tedarik sağlanabilir. Tabii bunun için müşteri ile anlaşmak gerekir. Gibi birçok çözüm bulunabilir. Kitapta anlatılanı kendimce örneklendirdim, umarım yararlı olmuştur.

Üzerinde çok durulan bir kavramdan da söz etmek istiyorum: Akım-faydası.

Kitapta akım-faydasının tanımı ‘sistemin satışlar aracılığıyla yarattığı para’ olarak verilmiş. Üretim yapan bir işletmenin amacı üretim yapmak gibi görünse de aslında akım-faydası oluşturmaktır yani ürettiği ürünleri ya da sunduğu hizmeti satarak para kazanmaktır. Bunun için işletmedeki operasyonların kuralları geliştirilmelidir. Tabii işletme giderleri ve envanter miktarı parametrelerini de göz önüne alarak akım-faydasının iyileştirilmesi gerekir.

Goldratt, işletmelerin işletme giderlerini azaltmak üzerinde durduğu ve bu yüzden sorun çıktığından bahsetmiş. Sistemde akım-faydası, envanter ve işletme giderleri hep birlikte ele alınır ve en makul olacak şekilde iyileştirmeler yapılırsa sorunların ortadan kalkacağını belirtmiş.

Bu kitabı arkadaşımın tavsiyesiyle okudum açıkçası daha önce okumamış olmama üzüldüm. Gerçi endüstri mühendisliği son sınıfta olduğumdan daha önce okusaydım kavramları bu kadar iyi anlayamaz ve özümseyemezdim diye düşünüyorum. Bölümde gördüğümüz kavramların böyle güzel öyküleştirilebilmesi çok hoşuma gitti. Dikkatli incelediğimde yalın üretim felsefesinden simülasyon modellemesine kadar endüstri mühendisliğine ait birçok kavrama dolaylı olarak atıfta bulunulduğunu fark ettim.

Ayrıca kitapta söylemeden geçemeyeceğim bir şey daha gözüme çarptı. Özellikle Jonah’ın (fizik hocası) devreye girdiği zamanlarda Jonah hep işlerini bahane ederek gidiyor ve fabrikadaki sorunları çözmek için sunacağı çözümleri Rogo’nun bulmasını istiyordu. Yazar aslında okuyucudan da çözümü düşünmesini istiyordu. Zaten Goldratt, kitabın önsözünde okurların kendi tümdengelim yöntemlerini uygulayarak sonuca ulaşmasını istemiş.

Yine Goldratt, sağduyumuzu kullanarak bilimi akademinin sınırları içerisinden çıkartıp her alanda uygulanabilir ve yararlanılabilir hâle getirmemiz gerektiğini vurgulamış. Bundan çıkardığım sonuç; Goldratt’ın oluşturduğu kısıtlar teorisinin de aslında hayatın her alanında kullanılabilecek bir disiplin olduğu. Bunu sadece bir işletmenin sorunları için değil kendi problemlerimiz için de uygulayabiliriz.

Sonuç olarak sorunlarla baş etme kabiliyetini geliştirmek isteyen herkesin bu kitabı okuması gerektiğini düşünüyorum. Umarım yararlı olmuştur. Okuduğunuz için teşekkür ederim 😊

--

--